Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığında düzenlenen Türkiye İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Konseyi İstişare Toplantısı'nın açılışında konuştu.
Son birkaç asırda, Müslümanların, ilimle ve hikmetle olan irtibatlarını zayıflattığını belirten Erbaş, İslam dünyasının teknik, tıp, sosyal bilimler ve hatta ilahiyat alanında bilgi üretme, onu güncelleyip değere dönüştürme ve hayata kılavuz yapma konusunda geçmiş müktesebatını yeterince kullanamadığını söyledi.
Erbaş, bu durumun, Müslümanları "varlığın, aşkın boyutunu öteleyen Batı merkezli bilginin takipçisi ve hatta mahkumu" haline getirdiğine işaret ederek, varlık, insan ve yaratıcı tasavvurunda ciddi paradokslar bulunan Batı merkezli bilginin hayatı çepeçevre kuşattığını, değer ve ahlak açısından tutarlılığı olmayan bir anlayışın, bütün dünyaya tahakküm ettiğini belirtti.
Bu anlayışın egemen olduğu son birkaç asırdır insanlık, siyasi, iktisadi ve ahlaki alanda ciddi krizler yaşandığını dile getiren Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün Filistin'de yaşananlar, bunun en somut göstergesidir. İki ayı aşkın bir süredir Gazze, kendini dünyanın efendisi zanneden zalim bir terör örgütünün akıl almaz vahşetine sahne olmaktadır. İşgalcilerin Filistin'de uyguladıkları vahşetin ardında, teolojik saplantılar ve kavramsal yanılgılar vardır. Tahrif edilmiş bir inanç, sapkın bir anlayış ve kirli bir siyaset vardır. Kendilerini seçilmiş addeden, yeryüzünü özel mülkleri gören, kendilerine vadedildiğini zannettikleri bir coğrafyada cennet hayali kuran siyonist bir terör örgütü, menfur emellerine ulaşmak için kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden binlerce masumu vahşice öldürmeyi meziyet addetmektedir."
BATI, ARTIK İFLAS ETMİŞTİR
Erbaş, bu acı tabloda, Müslümanların birlik beraberlik içinde hareket edememesinin önemli bir payı olduğuna dikkati çekerek, "Müslümanlar planlı ve kapsamlı politikalar geliştiremediği sürece İsrail sorunu çözüme kavuşmayacaktır." dedi.
Filistin'deki işgali sonlandırma noktasında en önemli eylemin, Müslüman ülke ve toplumların hep beraber diplomatik, ekonomik ve siyasi alanlarda zalimleri ve destekçilerini durduracak bir yaptırımı gündeme getirmeleri olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle konuştu:
"Küresel güçlerin Gazze'de sergiledikleri tavır; yalan, ikiyüzlülük ve çifte standart üzerine kurulmuş bir imparatorluğun çöküşünü sağlamıştır. Zira onların insanlığa huzur, barış ve refah getirme iddiasıyla ortaya koydukları bütün ideolojiler ve politikalar, inandırıcılığını kaybetmiştir. Savunduğunu iddia ettiği bütün değerleri ayaklar altına alan Batı, artık iflas etmiştir."
İnsanlığın yeni bir arayış içerisinde olduğunu gördüklerini, bu süreçte köklü bir ilmi mirasa sahip olan Müslümanlara, ilim insanlarına ve akademiye önemli sorumluluklar düştüğünü dile getiren Erbaş, "İslam'ın ana kaynakları ekseninde insana, varlığa ve hayata dair bütüncül bir yaklaşımla üretilecek bilgi, içinden geçtiğimiz bu kaotik süreçte insanlığın anlam arayışına en güzel şekilde rehberlik edecektir." diye konuştu.
DİN EĞİTİMİ VE HİZMETİ, BİR DÜNYA TASAVVURU KAZANDIRMALI
Erbaş, din eğitimini ve din hizmeti anlayışını insanlığın gündemini, ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alan bir hassasiyetle yeniden ele almak gerektiğini vurgulayarak, sahih bilgi, sağlam metot ve güzel ahlakın, din eğitimi ve hizmetinin vazgeçilmez ilkeleri arasında olduğunu dile getirdi.
Din eğitimi ve hizmetinin, bir dünya tasavvuru kazandırması gerektiğini ifade eden Erbaş, "Bugün İslam düşüncesinin temel ilkeleri ve dinamikleri ışığında üretilen bilginin, çağın ihtiyaçlarına göre güncellenmesine ihtiyaç olduğu açıktır." dedi.
Erbaş, dini bilgiyi üretecek, güncelleyecek ve onunla bilinçli bir nesil yetiştirecek kurumlar olan İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerine büyük görevler düştüğünü, bu noktada fakültelerin birikim ve tecrübe bakımından önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Bu fakültelerin değişen şartlar ve gelişen imkanlar doğrultusunda yaklaşım, yöntem ve müfredat açısından kendisini her daim yenilemesinin önemine değinen Erbaş, "Buralarda üretilecek bilginin hayata taşınması hususunda ise geniş hizmet ağıyla Diyanet İşleri Başkanlığımızın varlığı büyük imkandır. Dolayısıyla gerek din eğitimi gerekse din hizmeti alanındaki işbirliğimizi daha da geliştirmek ve güçlendirmek zorundayız." diye konuştu.