Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Dış politikada yoğun bir gündemi geride bıraktık. Cezayir Filistin davasının önde gelen savunucunları arasında yer alıyor. İki kardeş ülke olarak Gazze'ye güçlü desteğimizi teyit ettik. Çevrimiçi olarak düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nde ekonomideki gelişmeleri ele aldık.
Grup toplantımızda yerel seçimleri ele aldık.5 yıldır fetret devri yaşayan muhalefetin belediyelerini, gerçek belediyecilik ile buluşturacağız.
Irak'ta devan eden harekatlarımızla bölücü terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Nokta operasyonlarımız ile teröristlerin üzerindeki baskıyı sürekli artıyoruz. Bundan 40 sene önce milletimizin başına musallat edilen terör belasından Milletimizi kurtarmaya kararlıyız. Ülkemizi sıkıştırmaya çalışanlara sesleniyorum. Terör yapılanmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bölücü terör örgütünü canlandırma çabalarının farkındayız. Kimin ne yaptığını, kimin kiminle iş tuttuğunu biliyoruz. Bir gece ansızın gelerek bu senaryoları yırtıp atmaktan çekinmeyiz. Kendi akıllarınca ülkemize ve milletimize kuyu kazanları kendi hesapları ile baş başa bırakıyoruz.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim krizi gerçeği ile ne kadar erken yüzleşirsek, ülkemize yansımalarını o kadar hızlı kontrol altına alırız. Bugün 8 milyar insanın hayatını etkileyen krizin asıl sebebi zengin batılı ülkelerdir. Tabiatı bir emanet değil de sömürülmesi gereken bir meta olarak gören zihniyet dünyamıza çok büyük zarar vermiştir. Türkiye olarak her platformda bu gerçeği dile getiriyoruz. Sera gazında sorumluluğumuz eser miktarda olmasına rağmen çok önemli adımlar atıyoruz. Sıfır emisyon hedefine 2053 yılında ulaşmayı öngörüyoruz.
ENFLASYONLA MÜCADELE MESAJI
Hiçbir karanlık projenin bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz veren her vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum. En zoru geride kaldık. Bundan sonra hep birlikte sürekli daha iyiye gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Fiyatlandırma davranışları yerini rasyonel fiyatlandırmalara bırakmaya başladı. Üretim, İstihdam, büyüme tarafındaki olumlu tablo yeni rekorlarla sürüyor. OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk.
Meclis'izimin onayı ile ilk düzenlemeden yararlanamayan emeklilerimizin hesaplarına bir defaya mahsus olarak 5 bin lira yatırılacak. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik doğal gaz tüketim desteğini düzenli sosyal yardım programlarımıza dâhil ettik.
Yıllık 900 ila 2 bin 500 lira arasında olan toplam 8 aylık ödeme miktarını 1.500 ila 3 bin 500 liraya yükselttik.
Yılbaşında ekonomik dengeyi sarsmayacak, çalışanların kayıplarını giderecek bir asgari ücret belirleyeceğiz. 11 Aralık'ta asgari ücret toplantıları başlıyor. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle süreç yönetilecek.
"İSRAİL ZULMÜN HESABINI VERECEK"
Bizim saffımız sadece bükülmez kolu ile hakkın yolu olabilir. Gazze'de öldürülen binlerce çocuğun yanında olmak için çok derin felsefi gerekçeler aramaya gerek yoktur. İsrail 2. dünya savaşından bu yana Filistin coğrafyasında uyguladığı zulmün hesabını verecek bundan kaçış yoktur. Netanyahu nereye kaçar onu bilmiyorum. Türkiye kendisi gibi düşünen devletler ile birlikte bu meseleyi her platformda dile getirecek, takip edecektir.
İsrailli yöneticiler insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettikleri cezaları çekecek tarihin çöplüğünde yerlerini alacaklardır. Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. ABD ve Avrupa ülkeleri İsrail'e sınırsız destek vermemiş olsa, bu terör devletinin yöneticileri böyle acımasız hareket edemezdi. Batı'nın değerlerim diye sunduğu inanç, hukuk, bilim unsurlarının tamamı başka coğrafyalara aittir. Haçlı seferlerinde 4 milyon sömürgelerinde 50 milyon, dünya savaşlarında 70 milyon insanı öldüren batı bu barbarlığını sergiliyor. İsrail'e en küçük bir sözl söyletmeyen Batı yönetimleri bireysel düzlemde insan olma, kurumsal düzeyde devlet olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Genel Sekreter Sayın Guterres'in samimi çabaları engellenmiştir. Biz yıllardır dünya 5'ten büyüktür diye haykırırken bu haksızlıklara isyan ediyorduk.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI
Geçtiğimiz günlerde Marmara Bölgesi'nde yaşanan 5.1 büyüklüğündeki sarsıntı, bize deprem bölgesi olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Topraklarımızın yüzde 66'sı deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. 1 asırda 231 meydana gelmiştir. Bu afetlerde 130 binden fazla canımızı topraya verdik. Bu coğrafyada yaşamak demek karşımızdaki tehlikeyi kabullenmek demektir. Önümüzdeki tablonun bize gösterdiği tek çözüm yolu kentsel dönüşüm dediğimiz bu adımı atmaktır. Bu adımı attık. Maalesef ülkemiz uzunca bir süre bu toprakların hakkını vermek yerine, hakkını yiyen bir anlayış ile yönetildiği için bu konunun üzerine gidilmemiştir. 2012 yılında kentsel dönüşüm yasasını çıkardık. Kentsel dönüşüm yasasından bu zamana kadar 480 milyar liralık yatırımla dönüşümleri tamamladık. Yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün dönüşüm süreci devam ediyor. Türkiye'de 6 milyon konut deprem riski altında. Güvenli şehirler için tek çare kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun en somut örneği 6 Şubat depremleridir. Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için bir beka meselesidir. Bu siyaset üstü bir konudur. Vatandaşlarımızı gecekondu denen sağlıksız yapılarla birlikte, depreme dayanıksız yüksek yapılardan kurtarmayı hedefledik.