Aynı mesleği devam ettiriyor olanlarda ilkel yöntemlerle yerine getirdiği mesleğini , çağın gerektirdiği normallere uyarlayarak modern hale getirmiştir. Gelin bunlardan birkaçını hatırlayalım.
Sokak lambası sorumluları : Akşam saatlerinde nispeten karanlık bir sokaktan geçerken bir anda sokak lambalarının yandığına tanıklık etmişsinizdir. Geçmişte elektrik ya da internet olmadığı için bu işlemler elle yapılıyordu ve sokak lambaları içerisindeki gaz lambalarını yakan sorumlular vardı.
Alarmlar :
Çalar saatler 100 yılı aşkın bir süredir bizlerle olsa da fazla yaygın olmadıkları ve pahalı oldukları için bir zamanlar insanları uyandırmakla görevlendirilmiş kişiler vardı ve bu kişiler sabah olduğunda camlara ya da kapılara vurarak insanları uyandırıyordu.
Hesaplayıcı insanlar :
Bu isim başlangıçta size bir anlam ifade etmediyse tanımı biraz daha açmakta fayda var. Bilgisayarlar ortaya çıkmadan önce ciddi hesaplamalar yapmak son derece zordu. İngilizcede 'computer' olarak bilinen bilgisayarlar, isimlerinin de bize anlattığı gibi (compute=hesap yapmak, -r eki ise işi yapan kişi/şey) hesap yapma konusunda son derece başarılı ancak bilgisayarlardan önce karmaşık hesaplamalar yapması için farklı insanlara ihtiyaç duyuluyordu.
Sütçüler :
Bundan yüz yıl önce belki de en yaygın mesleklerden biri olan sütçülük, günümüzde neredeyse hiç yok denilebilir. Marketten süt alabildiğimiz için kapımızın önüne süt bırakan insanlar da ortadan kalktı.
Buz kesiciler :
Bundan uzun bir süre önce buz yapmak için suyu buzluğa atmak kadar kolay bir yönteminiz yoktu. Bu nedenle buz kesici isimli kişiler, donmuş gölleri keserek buz tedariki sağlıyordu.
Linotip makinesi uzmanları :
Linotip makinesi isimli farklı bir matbaa makinesi aracılığıyla kelimeler için birer kalıp oluşturulurdu. Bu kalıpların ardından gazete gibi çok sayıda basılacak olan yazılı basımlar kolay bir şekilde basılabilirdi. Bu uzmanlarsa her kelimeyi doğru bir şekilde yazarak kalıp oluşturan kişilerdi.
Labutçular :
Bowling oynadığınız zaman tüm labutları devirdikten sonra bir sonraki atışınıza kadar sabırsızlanıyor olabilirsiniz. Eskiden bowling vardı ancak devrilen labutları görevli kişiler topluyordu.
Asansör operatörü :
Asansörlerde düğmeler yokken asansör başında olan bir kişi, bir kolu tam zamanında indirerek kişilerin inmesini sağlardı. Bu kişi, asansör operatörü olurdu.
Arzuhalci :
Cumhuriyet dönemine kadar icraati devam eden arzuhalcilik, üst makama gönderilecek dilekçe, mektup yazımını üstlenirlerdi. Yasaları iyi bilen, okuma – yazması olan insanların çalıştığı arzuhalcilik mesleğini yapanlar; adliye binaları, evlendirme daireleri gibi yerlerin civarlarında bulunurlardı.
Sucu – Saka :
Her evin kuyusu olmasına rağmen içmek için getirilen su uzaktan getirilirdi. Sucularda çeşmelerden aldıkları suları taşımakla görevliydiler.
Bu meslekleri icra eden insanlar belki işlerini çok seviyor ve layığı ile yapıyordu, kendilerini nasıl bir yarının beklediğini bilmeden. Zamanla işlerini elinden alan mekanik aletler yüzünden her şeyden vazgeçip, aç mı kaldılar ? Elbette hayır . Yapmış oldukları işlerdeki becerilerini yeni bilgilerle güncelleyerek kendilerini geliştirdiler. Mesela geçmişte asansör operatörlüğü yapan kişi operatörlük becerisini asansörde değil de başka alanda kullandı. İnsanlık geçmişten bu yana her gün gelişerek kendi normallerini değiştirmiştir. Çok değil bundan birkaç yüzyıl önce hayal bile edemeyeceğimiz teknikler , teknolojiler hayatımıza dahil oldu. Ve bugün hiçbirini yadırgamıyoruz. Bilim sayesinde insanlığın farklı bir boyuta ulaştığını tarihsel süreçleri inceleyerek görebilmemiz mümkündür. Zaman zaman “dini” inançlarını kendi otoritelerini korumak adına, yanlış bir şekilde bilime karşı kullanan toplumlar gelişmişlik seviyesine ulaşamadıkları için yok olup gitmiştir. Önemli bir buluşa imza atan ünlü astronom Galileo Galilei bile bu yanlış yaklaşımdan payını alarak mahkemede yargılanmıştır. Burada dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur ; İnsan zekasının evrilip okuryazarlık kavramının değiştiği, bilgi ve becerilerin farklı bir boyuta ulaştığı nokta da bilimin ve çağın gerisinde kalmış toplumların ayakta kalması imkansızdır. Varlıklarını sürdürebilen toplumlar ancak tüm baskılara rağmen kendini geliştiren , öğrenmeye devam eden, bilgi seviyesini sürekli güncelleyenlerdir.
Okuryazarlık ;
-Alfabeye dayalı okuryazarlık,
-İşlevsel okuryazarlık,
-Eleştirel okuryazarlık,
-Yeni okuryazarlık,
Olmak üzere dört döneme ayrılmıştır. Okuryazarlık kavramının ortaya çıkışı , toplumların bilgi ihtiyacı ve yaşam pratiklerine göre farklılık göstermiştir. Dönemlerin barındırdığı özellikler farklı olsa da insanların kendi bilgi ve becerilerine uygun meslek arayışı hiçbir zaman değişmemiştir.
Günümüzde ki Yeni okuryazarlıklar arasında çeşitli alanlar bulunmakla beraber başlıcaları şunlardır.
-Bilgisayar okuryazarlığı
-Teknoloji okuryazarlığı
-Medya okuryazarlığı
-Web okuryazarlığı
-Bilgi okuryazarlığı
Okuryazarlık kavramına değinmemin sebebi ise şudur arkadaşlar ; yakın çağın başlarını değerlendirdiğimizde alfabeye dayalı okuryazarların “Arzuhalci” gibi daha gözde ve elit mesleklerle meşgul olduğunu , okuryazarlığı olmayanların ise “Alarmcılar” gibi daha mütevazi meslekleri yerine getirdiklerini görüyoruz . İşlevsel okuryazarlık çağına baktığımızda ise okuryazar olanlar “Hesaplayıcılar” mesleğini icra ederken , diğerleri daha alt meslek gruplarında bulunuyorlardı. Kimse işsiz kalmıyor sadece gelir düzeylerini kendi gelişmişlikleri belirliyordu. Toplumsal sınıf ayrımının , köleliğin ve monarşinin açtığı yaralardan dolayı yaşam standartlarını değiştirme gücüne varamayan insanların tarihlerine üzüldüğümü ifade etmek isterim. Bugün üllke olarak eğitim ve bilim alanında her ne kadar eksiklerimiz olsa da kendimizi geliştirmek adına kimseden lütuf beklememize gerek yok. Çünkü bizlerin sahip olduğu fakat doğru yönde kullanmamızı istemedikleri büyük bir silahımız var, teknoloji . Bu teknoloji elimizin altında ve onu kullanmayı , ihtiyaçlarımıza göre şekillendirmeyi , gelişimimiz için kullanabilmeyi başarırsak gelecek adına kaygı duymak gibi bir stresin içine girmeyiz diye düşünüyorum.
Bugün bowling oynadığınız salonlarda labutları dizmek için bulunan mekanik aletin yerine oraya bir işçi dikip maaş vermek ne kadar mantıksızsa , bundan 20 ya da 50 yıl sonra resepsiyonda robot yerine insan görmek o kadar mantıksız olabilir. Bizlere düşen değişimin başlayacağı güne kadar üzerimizde ki sorumlulukları yerine getirmek diğer yandan kendimizi geliştirerek değişime hazır olmaktır. Değişim süreci başladığında ise kendini geliştiren personeller , robotları yönlendiren uzmanlar olarak görev tanımını değiştirecek. Kendini her zaman yeterli görenler , öğrenmeyi bırakanlar, pes edenler ise belki de robotların yağını değiştirecek . Yani kimse işsiz kalmayacak .